T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Polatlı ilçesi tarihi hakkında çok eskiye ait delil ve belgelere rastlanamamıştır. Bu nedenle tarihi bilgilerin, günümüzden yaklaşık 100 yıl öncesine kadar temini mümkün olabilmektedir.
Polatlı’ya ait en eski tarihi kayıt Menteşe köyünün 1860 yılında bugünkü Polatlı ilçesinin 3 km güneyinde bulunan Sivritepe eteğinde yerleştiği, daha sonra bugün Zafer mahallesi olarak bilinen bölgeye taşındığıdır.
Günümüzde İstiklal mahallesi olarak bilinen Eskipolatlı köyünün ne zaman kurulduğu hakkında kesin bilgiler elde edilmemiş olmakla birlikte İstiklal mahallesi ve Menteşe köyünün Polatlı’nın ilk nüvelerini teşkil ettiği bilinmektedir.
Asıl Polatlı tarihi ise 1892 yılında İstanbul – Ankara demiryolunun ilçeden geçmesi ile başlar.
O tarihlerde Polatlı, Menteşe Muhtarlığı (Zafer mahallesi) ve Eskipolatlı Köyü, (İstiklal mahallesi) ile istasyon çevresindeki yapılardan meydana gelmekteydi.
Tren istasyonu çevresinde taş ambarlar olarak inşa edilen 20 civarında binalar, Anadolu Ticaretini elinde bulunduran Rum ve Ermeniler tarafından, buğday, tiftik, yapağı ve sair zirai mahsulleri alım ve bunların depolanıp İstanbul’a sevk yeri olarak kullanılmıştır. Bu gün bu binalardan pek azı ayakta kalabilmiştir.
Polatlı kaza teşkilatı 31.07.1926 yılında kurulmuş olup, ilçe merkezi olmadan evvel, son olarak istanos (Zir)’a bugünkü adı ile Yenikent’e bağlı idi.
Ondan evvelde idari bakımdan Haymana kazasına bağlı bulunuyordu.
Polatlı, kuruluş tarihinde Polatlı adını alarak değişmemiş olup, ilk kuruluş yeri olan istasyon civarı da şehir merkezi olarak kalmıştır.
İlk kuruluş tarihinde kazanın 71 köyü mevcut olup, bu köylerden; 25 tanesi ilga edilen Zir’den, 42 tanesi Haymana’dan, 4 tanesi de Sivrihisar kazalarından gelmiştir.(Bu köylerin isimleri “Nahiye ve Köylerimiz” bölümünde görülebilir)
1928 yılında Beypazarı’ndan bir, Haymana’dan sekiz, 1930 yılında ise bir köy ilçeye bağlanmıştır.
1927 yılında yeniden teşekkül eden Yeni Doğan köyü ile köy adedi 82 olmuştur. İlçenin ilk kuruluşunda iki nahiye merkezi, mevcut idi. Bu nahiye merkezlerinden Samut’lu nahiyesi, Temmuz 1928 yılında kurulmuştur. Nahiyenin ilk kuruluşundaki merkezi Beyobası köyü iken bilehare iç işleri Vekaletinin emirleri ile Hükümet merkezlerinin mümkün mertebe tren güzergahlarında bulundurulması tensip edilmiş ve Vilayet Makamının ve Polatlı kazasının 29.06.1931 tarih ve 514 sayılı emirleri ile nahiye merkezinin Beyoba’sı köyünden kaldırılarak yeni kurulan ve güzergah üzerinde bulunan Samut’lu, (halen Temelli )köyüne getirilmiştir.
Nahiyenin ilk kuruluşunda 18 köy mevcut olup, Polatlı kazasına bağlı bulunmaktadır. Diğer nahiye merkezi olan, Yenimehmetli nahiyesi de Temmuz/1928 tarihinde kurulmuş, kuruluş tarihinde Yenimehmetli adını almış ve değişmemiştir.
İlk kuruluş tarihinde nahiyenin 23 köyü olup bunlar Haymana ve Ankara’ya bağlı idi. Nahiye hududu büyütülmüş, başkaca bir değişiklik olmamıştır.
İki nahiye merkezine bağlı köylerin dışında 31 köy ise merkez kazaya bağlanmıştır.
Polatlı’nın tarihçesini incelerken Kurtuluş Savaşının en önemli olaylarından biri olan SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ’ne değinmek yerinde olacaktır.
Sakarya Meydan Muharebesi Türk Milletinin maddi ve manevi bütün varlığı ile katıldığı, topyekün harp prensiplerine uygun olarak yapılmış bir muharebedir. Sakarya Meydan Muharebesini beş safhaya ayırmak mümkündür.
21-22 Temmuz 1921- 14 Ağustos 1921: Türk Ordusu’nun Sakarya doğusuna çekilmesi, Türk ve Yunan kuvvetlerinin hazırlıkları.
14-23 Ağustos 1921: Yunan Ordusu’nun Sakarya mevziileri ile temas için ilerlemesi.
23-30 Ağustos 1921: Yunan Ordusu’nun güney kanattan kuşatma taaruzları.
30 Ağustos- 6 Eylül 1921: Yunan Merkezinin orta bölgeye kaydırılması ve Haymana istikametinden yarma teşebbüsleri.
6-13 Eylül 1921: Yunan Ordusu’nun Sakarya batısına çekilmesi ve Türk Ordusu’nun genel karşı taarruzu.
(Sakarya Meydan Muharebesine, adını veren Sakarya nehri Çifteler’in 6 km. güneyinde Bel Pınar bölgesinden çıkar. Çifteler doğusunda Seydisuyu, Bardakçı ve Sarısu ile birleşerek Sakarya adını alır.
ILICAÖZÜ(Göksu) deresini alarak kuzeye dönerek aynı istikamette akar.
BEYLİKKÖPRÜ’nün, kuzeyinde batıdan gelen Porsuk ve doğudan gelen Ankara suyunu alarak batı istikametine yönelir.LEFKE civarında tekrar kuzeye dönerek Karadeniz’e dökülür.)
TÜRK VE YUNAN KUVVETLERİNİN SİLAH VE PERSONEL MEVCUDU:
Türk kuvvetleri: Subay, Er ve Erbaşları ile birlikte toplam 60 bin kişi ile 56 bin tüfek, 345 makineli tüfek, 161 adet hafif top.39 adet ağır top ve iki adet uçak.
Yunan Kuvvetleri: 3780 Subay, 120 bin er 57 bin tüfek, 1350 kılıç, 386 top, 3800 hayvan, 600 adet 3 tonluk kamyon, 240 adet bir tonluk kamyon ve 18 adet uçak.
İKİ TARAFIN KUVVET ORANLARI VE KARŞILAŞTIRILMASI:
Yunanlılar personel ve silah bakımından Türklerden çok üstün durumda idiler. Aynı zamanda cephane durumları çok iyi idi. Yunanlılarda, tüfek başına 900, Makineli tüfek başına 25 bin mermi düşüyordu. Ve bol miktarda yedek mermi gelme ihtimali kuvvetli idi.
65mm’lik topun her birine 1700 mermi 75mm’lik 48 topun her birine ise 1350 mermi düşüyordu.
Sahra toplarından 75mm’lik 104 topun her birine 2200 mermi, 120mm’lik 36 topun her birine 750 mermi, 105mm’lik 6 skoda topunun her birine 1400 mermi düşmekteydi.
Türk kuvvetleri insan mevcudu ve malzeme bakımından Yunan kuvvetlerinin yarısı kadar bile değildi.
TAARUZ PLANLARI
İngiliz kaynaklarına göre, Yunan taarruz planının hedefleri şöyle idi:
Birinci hedefi, Türk ordularını savaşı kabule zorlayıp imha etmek, ikinci hedefi Kemalistlerin Başkenti Ankara’yı imha etmekti. Düşmanın bu taarruz ve düşüncelerine karşı, Türk kuvvetlerince düşünülen savunma planı ise genel olarak şöyle idi: Sakarya nehrinin doğu kesimini savunmak maksadı ile işgal ve tahkim etmek, düşmanın mevzii kuşatma ihtimaline karşı derinlikte kademeli olarak kuvvetli ihtiyatlar bulundurulmaktaydı. Bu plana göre:
Eğer düşman güney kanadımızı kuşatmak üzere taarruz ederse, mevziin güney kanadını,
Şayet kuzey kanadı kuşatmaya teşebbüs ederse o takdirde kuzey kanadını, derinlikteki ihtiyatlarla uzatmak sureti ile savunmayı temin etmek ve kesin sonuçlu muharebeleri kanatlarda vermekti.
Mustafa Kemal’in en büyük avantajı mevzilendiği yerdi. İki kıyısı kapalı Sakarya’nın doğu kıyısında düşmanını bekliyordu. Ardında da kendisine yedek kuvvet ve ikmal sağlayacak Ankara Demiryolu vardı.
17nci Tümen ile bir süvari alayı kuvvetindeki gruba Albay Kazım Bey (Org. Kazım ÖZALP) kumanda ediyordu. Albay İZZETTİN BEY ( Org. İZZETTİN ÇALIŞLAR) Kumandasındaki 1nci ve 41nci piyade tümenleri ile 1nci Süvari Tümeninden kurulu grup Mihallıççık ve Karageyikli bölgesinde mevzilenmişti. 5nci ve 9ncu tümenlerin teşkil ettiği 2nci grup, Albay SELAHATTİN ADİL BEY Kumandasındaydı. Albay ARİF BEY’in Kumandasında 3ncü Kafkas, 11 ve 51nci Tümenlerden ibaret 3ncü bir grup Sakarya, Çobanözü ve Beyliköprü doğrultusunda bulunuyordu.
5nci Kafkas, 57 ve 51nci Tümenlerden müteşekkil 4ncü grup, Kemalettin Sami Bey Kumandasında Polatlı güneyi civarında idi. Sincan Bey Mıntıkasında 4ncü ve 23ncü Tümenlerden meydana gelen ihtiyat grubu YUSUF İZZET PAŞA Kumandasında idi. Albay FAHRETTİN BEY,(Org.FAHRETTİN ALTAY) 2ncü ve 14ncü Süvari Tümenleri ile 4ncü Süvari Tugayının teşkil ettiği, 5 nci gruba kumanda ediyordu.
Ayrıca, müstakil olarak 6ncı ve 15nci piyade tümenleri ile 3ncü süvari ve mürettep piyade tümenleri bulunmakta idi. Kuvvetlerimizin toplamı 18 piyade ve 4 süvari tümeni ile tugayından ibaretti. Bunlardan 6ncı tümen DİNAR'da, Mürettep Tümen ise AFYON doğrultusunda bulunuyordu.
SAVAŞIN BAŞLADIĞI 23 AĞUSTOS 1921 TARİHİNDEN 13 EYLÜL 1921 TARİHİNE KADAR OLAN SAVAŞLARIN SAFHALARI:
23 AĞUSTOS 1921: 23 Ağustos 1921 sabahı, düşman taarruzu başlamış, Mangal Dağı bölgesinde, cereyan eden çetin muharebeler sonunda Mangal Dağını savunan birliklerimiz, geri çekilmek mecburiyetinde kalmış, diğer kesimlerde önemli bir hareket olmamış, düşman hareket ve faaliyetlerinde, düşmanın 7 tümeni ile mevziin güney kesiminde bulunduğu, iki tümeni ile de Sakarya Kolu boyunda olduğu tespit edilmiştir.
24 AĞUSTOS 1921 : 24 Ağustos 1921 günü zayıf örtme kuvvetleri karşısında karanlıktan faydalanan düşmanın bir alay kadar kuvveti BEYLİKÖPRÜ kesiminden doğuya geçmiş, aldığı takviyelerle, TOZLU ÇİFTLİĞİ - ÇEKİRDEKSİZ - YASSIHÖYÜK Hattına kadar bir köprü başı elde etmeye muvaffak olmuşlar ve düşman taarruzu birliklerimiz tarafından, durdurulmuştur. Bu arada Güney kanatta şiddetli muharebeler devam etmektedir.
25 AĞUSTOS 1921: Cephenin güney kanadın da kanlı muharebeler olmuştur. Bilhassa TÜRBETEPE, civarında çok şiddetli muharebeler cereyan etmiş, 24 Ağustos 1921 gecesi düşmanın baskınla başladığı taarruz, 25 Ağustos 1921 akşamına kadar devam etmiş ve Türk süngüsünün Zaferi ile neticelenmiştir
26 AĞUSTOS 1921: Düşmanın baskınla başladığı taarruz neticesinde saat 10.00'da düşman TÜRBETEPE' yi elde etmiştir. Öğleden sonra, düşmanın yaptığı taarruz her yerde, geri püskürtülmüştür.
27 AĞUSTOS 1921 : Mürettep Kolordu ve 4ncü grup cephesinde mühim hareket yoktur. 2nci ve 3ncü grup cephesinde düşman evvelce hazırlanan hatta çekilmiştir. Birinci, grup cephesinde düşmanın kanadımızı kuşatmak için yapmış olduğu hareketten bir netice alamamıştır.
28 AĞUSTOS 1921: 4ncü grup bölgesinde Muharebeler cereyan etmiş, Mürettep Kolordu cephesindeki taarruz durmuştur. Yunanlılar bütün. kuvvetlerini cepheye sürmek sureti ile, kesin sonuçlu bir muharebeye girişmişlerdir. Güney kanattan yapmak istedikleri kuşatma teşebbüsleri, Polatlı bölgesinde bulunan 7nci grup evvela Haymana, bilahare Sağ kanat bölgesine alınmak sureti ile önlenmiştir.
29 AĞUSTOS 1921: Bugün geç vakte kadar devam eden muharebeler neticesinde; 4ncü grubumuzun sol kanadını, ll nci ve lll ncü gruplarımızın bütün cepheleri ile, l nci ve Vll nci grupların da kısmen geri çekilmeleri ile cephenin genel durumunda dikkate değer bir değişiklik vücuda gelmesi ve bilhassa Haymana istikametinde yarılması tehlikesinin baş göstermesi üzerine, cephe Komutanlığı bir taraftan bütün kuvveti ile, cepheyi tespite çaIışırken, bir taraftan da kötü ihtimalleri göz önüne alarak gerilerde yeni mevziiler keşfettirmekte ve icap eden bütün tedbirleri almakta idi.
30 AĞUSTOS 1921: 30 Ağustos günü öğleden sonra SAPANCA vadisi boyunca ÇALDAĞ istikametinde düşman taarruzu başlamıştır.
31 AĞUSTOS 1921 : 31 Ağustos 1921'deki hareket ve muharebeler, neticesinde KARTALTEPE VE KARATEPE, düşman tarafından zapt edilmiş, buradaki birlikler daha doğuya çekilmişlerdir. IV ncü grupta kanlı muharebeler cereyan etmiş, V nci ve 61nci tümenlerimizin kahramanca savunmaları sonucunda grup mevziilerini tutmağa muvaffak olmuştur. Düşmanın, HAYMANA ve ÇALDAĞ istikametlerinde yaptığı taarruzlar sonunda kuvvetlerimiz ÇEKİRDEKSİZ - ESKİPOLATLI- ŞIHALİ - AHIRKUYUSU - HAYMANA hattına kadar çekildiler.
1-5 EYLÜL 1921 : Düşman mürettep kolordu güney kanadı ile IV ncü grubun bütün cephesine taarruz etmiş, Yarma teşebbüsleri, devam edip, diğer gruplar bölgelerinde kayda değer, hareket olmamıştır.
6 EYLÜL 1921 : Gruplar cephesinde mühim ve ciddi bir hareket olmamış, iki haftadan beri devam eden çetin muharebeler yüzünden çok fazla zayiat vermiş olan Düşman taarruzu durmuştur.
7 EYLÜL 1921 : Düşman hakkında kara ve hava keşifleri yapılmıştır. Genel Kurmay Başkanlığından, Düşmanın Sakarya batısını geçişine mani olmak için biran evvel BEŞTEPE-KARTALTEPE hattının elde edilmesi Batı Cephesi Kumandanlığı'na emredilmiştir.
8 EYLÜL 1921 : Cephe Kumandanlığınca 8 Eylül akşamı gruplara gereken emirler verilmiştir. Bu emre göre: 15nci Tümen KARGALI'YA, 23ncü Tümen BEYCEĞİZ'e, 57nci Tümen KERiM'e hareket etmiştir.
9 EYLÜL 1921 : 9 Eylül günü akşamı düşman kuvvetlerinin bazı cephelerden çekilerek TÜRBEÇAL-DİKİLİTAŞ-KARAPINAR Bölgesinde toplandığı öğrenilince 10 Eylül'de yapılacak taarruzun genel karşı taarruz şeklinde yapılmasına karar verildi.
10 EYLÜL 1921 : 10 Eylül Sabahı bütün cephede taarruz başladı. Mürettep Kolordu ilk olarak DUATEPE'yi zapt etti. 57. Tümenin Taarruzlarının inkişaf edememesi ve l nci Süvari tümeninin Sakarya batısına geçip düşmanı tespit etmesi gerekirken bir tabur kuvvetindeki düşman karşısında hareketsiz kalması yüzünden KARTALTEPE ve BEŞTEPE alınamadığı için istenilen maksat elde edilememiştir. V nci ve 61 nci Tümenlerin taarruzları da bir netice vermemiştir. Yunan Kolordusu, 10/11 Eylül gecesi acele olarak Batıya çekilmiştir.
11 EYLÜL 1921 : Bugünkü hareket ve muharebeler Münferit emirler verilmek sureti ile idare edilmiştir. Cephe Kumandanı düşmanın çekilmekte olduğunu, anlayınca, grubun saat 16.00'da taarruza geçmesini emretmiştir. Fakat Mürettep Kolordu Bölgesindeki durum dolayısıyla taarruzdan vazgeçildi.
12 EYLÜL 1921 : Düşmanın bütün cephede kat'ı olarak çekilmeye başlamasının anlaşılması üzerine derhal taarruza geçildi. Taarruz kolay ve çabuk gelişti.
13 EYLÜL 1921 : Çekilen düşmanı hezimete uğratmak için bütün cephemiz boyunca taarruza geçildi. Düşman mağlup ve perişan bir vaziyette kendisini SAKARYA nehri batısına atmakla kurtulabildi. Batı Cephesi Komutanlığı, Başkumandanlıktan, Düşmanın takibi emrini aldı. Perişan bir durumda olan düşmanın takibi devam ederken 14/15 Eylül gecesi KAZAN Mebusu FEVZİ PAŞA ile, Batı Cephesi Kumandanı ve Edirne Mebusu İSMET PAŞA Müşterek olarak Büyük Millet Meclisi Reisliğine şu telgrafı çekmişlerdir.
"Bizzat Muharebe meydanındaki tedabiri ile muvaffakiyetin amil ve müessiri olmuş olan Baş Kumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine MÜŞİRLİK Rütbesi ve Gazilik Ünvanının tevdiini teklif ve istirham ederiz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bu teveccühünün Milletimiz tarafından doğrudan doğruya bütün orduya müteveccih bir eseri takdir ve taltif olacağı kanaatinde bulunduğumuzu arz ederiz."
14 Eylül’de kabul edilen bir Kanunla Baş Kumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine MÜŞİRLİK Rütbesi ve Gazilik Unvanı verildi. 22 gün süre ile gece gündüz devam eden ve tarihin en uzun savaşlarından olan SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ, Yeni Türk Devletinin tarihine Dünya tarihinde pek az rastlanan büyük bir meydan muharebesi örneği kaydetmiştir.
23 Ağustos 1921'de Düşman ordusunun cephemize doğru ilerleyerek taarruza geçmesi neticesinde Savunma hatlarımız kısım kısım kırılıyordu.
Fakat Kırılan her kısmın yerine en yakın bir yerde hemen yeni bir savunma hattı kuruluyordu. Savunma hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılması ile, ordunun büyüklüğü ölçüsünde çok gerilere çekilmek gerektiği teorisini çürütmek için memleket savunmasının başka türlü ifade etmeyi yararlı ve etkili bulan Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1921 günü Türk Ordusuna şu direktifini veriyordu.
"HATT-I MÜDAFAA YOKTUR. SATHI MÜDAFAA VARDIR. O SATIH BÜTÜN VATANDIR. VATAN'IN HER KARIŞ TOPRAĞI, VATANDAŞIN KANIYLE ISLANMADIKÇA TERK OLUNAMAZ. ONUN İÇİN KÜÇÜK, BÜYÜK HER BİRLİK BULUNDUĞU MEVZİDEN ATILABİLİR. FAKAT KÜÇÜK, BÜYÜK HER BİRLİK, İLK DURABİLDİĞİ NOKTADA YENİDEN DÜŞMANA CEPHE KURUP DEVAM EDER. YANINDAKİ BİRLİĞİN MECBUR OLDUĞUNU GÖREN BİRLİKLER ONA TABİ OLAMAZ. BULUNDUĞU MEVZİDE SONUNA KADAR DAYANMAYA VE KARŞI KOYMAYA MECBURDUR."
İşte Ordumuzun her ferdi bu sistem içinde her adımda en büyük fedakarlığını göstererek, ve düşmanın üstün kuvvetlerini yıpratıp yok ederek, sonunda onu taarruzuna devam, güç ve kudretinden yoksun bir duruma getirdi.